Kuruma intikal eden şikâyette özetle;
- İlgili kişilerin özel bir hastaneden sağlık hizmeti aldıkları, tedavi sırasında yaşanan olumsuzluklar nedeniyle tedavi işlemini yapan doktor hakkında Sağlık Bakanlığına, Cumhuriyet Başsavcılığına ve ihtarname göndermek suretiyle hastaneye şikâyette bulundukları, tedavi tarihinden iki ay sonra yüksek tirajlı bir gazetede yayımlanan haber ile özel nitelikli kişisel verilerinin işlendiği, haberde hastaneye gönderdikleri ihtarnamenin kaynak olarak kullanıldığı kanaatinde oldukları,
- Gazetenin internet sitesinden ve basılı neşriyatından yayımlanmak suretiyle yapılan paylaşımın birçok haber sitesinde de yayımlandığı, taraflarınca 5651 sayılı Kanun kapsamında gerekli başvuruların yapıldığı ve haber içeriklerinin yayından kaldırıldığı ancak bazı internet sitelerinde haberin yayımlanmaya devam ettiği,
- Kişisel ve özel nitelikteki kişisel verilerinin hukuka aykırı olarak ülke çapında yayılması nedeniyle veri sorumlusuna başvurulduğu ancak verilen cevabın yetersiz kaldığı, ilgili kişiler tarafından hastaneye gönderilen ve özel nitelikli kişisel verileri ihtiva eden noter ihtarnamesinin kimden, nerede, ne zaman ve nasıl ele geçirildiği hususunda kendilerine bir açıklama yapılmadığı,
- Doktor ve hasta arasında gizli kalması gereken özel nitelikli kişisel verilerin gazetenin eline geçmesinin hukuka aykırı olduğu, bu durumun ifade özgürlüğü ve basın hürriyeti gibi kavramlara dayandırılarak hukuka uygun hale getirilemeyeceği, ifade özgürlüğünün sınırsız olmadığı, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile basın hürriyetinin özel hayatın gizliliği ve korunması hakkından üstün olmadığı ve sınırlamalara tabi olduğu, , haberin verilmesinde kamusal yarar ve ilgi bulunmadığı, söz konusu tedavi sürecinin ve detaylarının kimseyi ilgilendirmeyeceği, gördükleri tedavi sürecinin detaylı şekilde haberleştirilmesinde kamu ilgi ve yararı olmayacağı, haberde ifade ve düşünce arasında düşünsel bağ olmadığı, sosyal medya üzerinden de hedef gösterildikleri, haberin yapıldığı gazetenin yazarı olan ve haberi sosyal medya hesabı üzerinden paylaşan gazetecinin paylaşımının altında iftira ve hakaret dolu pek çok yorum yapıldığı
belirtilerek veri sorumlusu hakkında 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) kapsamında gereğinin yapılması talep edilmiştir.
Konuya ilişkin başlatılan inceleme çerçevesinde veri sorumlusundan savunması istenilmiş olup verilen cevabî yazıda özetle;
- İlgili kişilerin başvurusuna verilen cevap ile işlemin gazetecilik, basın hürriyeti ve ifade özgürlüğü kapsamında yapılmış hukuka uygun bir veri işleme faaliyeti olduğunun açıklandığı,
- İncelemeye konu olayın 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamında bir habercilik faaliyeti olduğu ve konunun basın, medya ve gazetecilik ilkeleri ile mevzuatı da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği,
- Yapılan haberin ifade özgürlüğü kapsamında haber niteliği taşıyabilmesinin, Anayasa Mahkemesi kararları, Yargıtay ve doktrinin istikrar bulmuş görüşleri uyarınca birtakım koşullara bağlı olduğu; bunların haberin gerçek ve güncel olması, verilişinde kamusal ilgi ve kamu yararı bulunması, düşünce ve ifade arasında düşünsel bağ bulunması şeklinde belirlendiği,
- Gazetede yayımlanan haberin; özel hastanede bir doktor ile kamu görevlisi arasında yaşanmış bir tartışma olması özelliğiyle kamuoyuna sunulmasında kamuoyu ilgisi ve tarafların sıfatının verilmesinde kamu yararı olduğu gözetilerek yapıldığı, haber metninde gereksiz ve incitici bir dil kullanılmadığı, bu yönüyle olayın gerçek ve güncel olduğu,
- Haberin ilgili kişi tarafından hastaneye gönderilen ihtarnamedeki iddialar ile olayın karşı tarafında bulunan kişinin bu iddialara karşı savunmalarına yer verilerek oluşturulduğu, haber metni hazırlanırken de özle biçim arasında dengenin korunduğu, zira sorumlu gazetecilik anlayışına uygun şekilde her iki tarafın iddia ve görüşlerine haberde yer verildiği, hukuka uygun nitelikteki haberin yayımlanmasının Kanun’un 28’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde yer alan “Kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliğini veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suça teşkil etmemek kaydıyla, sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi” gereği istisna kapsamına girdiği,
- Kanun’un uygulanmayacağı istisna halleri içinde “kişisel veri” ve “özel nitelikli kişisel veri” ayrımına gidilmediği, özel nitelikli kişisel veri içeriyor olsa dahi yaşanan olay haber değeri taşıyorsa yayımlanmasının hukuka aykırılık teşkil etmediği,
- Haberin hazırlanması, habere ilişkin kaynak ve bilgi toplanması aşamasının basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği; aksi takdirde Kanun’un 28’inci maddesindeki istisnanın bir anlamının kalmayacağı, henüz ifade bulmamış düşüncelerin hazırlık hareketlerinin, haberin oluşturulması aşamasının Kanuna dolaylı olarak dahil edilmesinin düşünce ve ifade özgürlüğü amacıyla sağlanan istisna kapsamını daraltacağı,
- Gazetecilik faaliyetinin temel ilkeleri uyarınca, habere konu bilginin gazeteci tarafından teyit edilerek yayınlandığı ve gazetecinin kaynaklarını açıklamaya zorlanamayacağı, nitekim 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 12’nci maddesinde “Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynaklarını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz” hükmünün yer aldığı
ifade edilmiştir.
Konuya ilişkin yürütülen inceleme neticesinde Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 11/05/2023 tarih ve 2023/767 sayılı Kararı ile;
- Kanun’un “İstisnalar” başlıklı 28’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi kapsamında; “kişisel verilerin milli savunmayı, milli güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği, özel hayatın gizliliği veya kişilik haklarını ihlal etmemek ya da suç teşkil etmemek kaydıyla sanat, tarih, edebiyat veya bilimsel amaçlarla ya da ifade özgürlüğü kapsamında işlenmesi” halinin Kanun’un uygulama alanı bulmayacağı haller arasında sayıldığı,
- Kişisel veri işlemesinin ifade özgürlüğü kapsamında tam istisnai hal olarak değerlendirilebilmesi için suç teşkil etmemek kaydıyla özel hayatın gizliliğini de ihlal etmemesi gerektiği,
- Kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olmayan haberin hukuka uygun olduğunun kabul edilebilmesi için; kamu ilgi ve yararı taşıması, gerçek ve güncel olması, öz ile biçim arasındaki dengenin gözetilmiş olması gerektiği,
- Kamu yararının tespitinde haberin kişilerin gereksiz merak duygularına mı yoksa yüksek ahlaki ve hukuki değerlerin korunmasına mı hizmet ettiği değerlendirilerek bir sonuca varılmasının uygun olacağı, toplumsal ilgi uyandıran, kamuoyunu düşünmeye ve tartışmaya sevk eden, belli bir sorunun aydınlatılmasına ve çözüm yollarının gösterilmesine hizmet eden olayların açıklamasında kamu yararının bulunduğunun söylenebileceği; örneğin, yasa dışı uygulamaların, rüşvet ve yolsuzlukların kamuoyuna iletilmesinde, eleştirilmesinde kamu yararının bulunduğu; ayrıca kamu ilgi ve yararı kriteri kapsamında siyasetçiler ve kamu görevlilerine dair yapılan haberler bakımından basın özgürlüğüne yapılan sınırlamaların daha dar yorumlanmasının uygun olacağı, bir başka deyişle, siyasetçilerin ya da kamu görevini yerine getiren kimselerin bu görevleri dolayısıyla eleştirilebilirliklerinin sıradan bir vatandaşa göre çok daha geniş olduğu, zira bu alanlarda kamunun ortak menfaatinin söz konusu olduğu ve kamuoyunun olayları bilmesinin yanı sıra olayların yorumlanıp kendilerine fikir sunulmasına yönelik bir ihtiyacın da gündeme geldiği, ancak bu sayede sıradan vatandaşın gerek siyasetçilerin gerekse kamu görevlilerinin eylemleri hakkında bilgi sahibi olabileceği,
- Haberin gerçekliğinin habere yahut eleştiriye konu olayın gerçek olmasını ifade edeceği, buradaki gerçeklikten maddi gerçekliğin değil görünür gerçekliğin anlaşılması gerektiği, bir başka deyişle, gerçeklik unsurunun somut gerçeğe değil, olayın, haberin verildiği andaki biçimine uygunluk olarak anlaşılması gerektiği, zira olayın maddi gerçekliğinin araştırılmasının beklenilmesinin basının önemli ölçüde kısıtlanmasına neden olacağı, bu açıdan haberi yapan kimsenin yükümlülüğünün doğruluk kanıtı sunması değil kabul edilebilir seviyede ön araştırmayı yapması ve haberin doğru olduğuna dair iyi niyetli yaklaşımının olması şeklinde ele alınması gerektiği, bu kapsamda basının haber yapmasını ve değerlendirmede bulunmasını imkânsız hale getirecek şekilde ispat zorunluluğu aranmasının basın özgürlüğü hakkının özünü zedeler nitelikte olacağı, haberin güncel olmasının ise somut olayın açıklandığı tarihlerde kamu yararının bulunması esasına dayandığı, üzerinden süre geçmiş ve açıklanmasında artık kamu yararı bulunmayan bir olayın yayımlanmasında haber verme hakkından söz edilemeyeceğinden kişilik hakkına üstünlük tanınması gerekeceği, bu noktada geçmişteki bir olayın gündeme getirildiği haberin hukuka uygun kabul edilebilmesi için kamu yararı taşıması gerekmediği, örneğin bir milletvekili adayının daha önce bir suçtan mahkûmiyet aldığı yönündeki haberin güncellik unsurunu taşıdığının söylenebileceği,
- Haberde kullanılan dil, ifade ve resimlerin haberin veriliş biçiminin gerektirdiği ölçüde olması gerektiği, bir olayın açıklanmasında kullanılan dil ve sözcüklerin orta düzeydeki bir okuyucu üzerinde başka bir anlama gelecek şekilde yer almaması gerektiği, haberin verilişinde gerekli, ilgili ve yararlı olmayan beyan ve değerlendirmelerde bulunulması halinde kişilik hakkı ile çatışan basın özgürlüğüne üstünlük tanınmasının mümkün olmayacağı, yayımlanan haber veya eleştiride kamuoyunu aydınlatma görevinin dışına çıkılarak sansasyon yaratma, küçük düşürme ve daha fazla tiraj sağlama gibi öznel amaçlarla kişinin onur ve saygınlığına saldırı teşkil eden aşağılayıcı ve lüzumsuz ifadelere yer verilmiş olması halinde haberin özü ile biçim arasındaki dengenin gözetilmediğini kabul etmek gerekebileceği, bu noktada haberin özü ile biçimi arasındaki denge unsuru değerlendirilirken haberin bütününün dikkate alınması gerektiği,
- Diğer taraftan, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarının çatışması halinde çatışan menfaatlerin dengelenip dengelenmediğini ve basın özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplumda gerekli ve orantılı olup olmadığını belirlemeye yönelik olarak; basında yer alan yazı veya ifadelerin kamuoyunu ilgilendiren genel yarara ilişkin bir tartışmaya sağladığı katkı, hedef alınan kişinin tanınmışlık düzeyi ve yazının amacı, ilgili kişinin medyaya karşı önceden yaptığı davranışları, bilginin elde edilme yöntemi ve doğruluğu, yayının içeriği, biçimi, sonuçları ve yapılan haber dolayısıyla uygulanan yaptırımın ağırlığı kriterlerinin esas alındığı,
- İncelemeye konu haberde; ilgili kişilerin isim ve soyadları, kamu görevlisi olduğu bilgisi, sağlık hizmeti almak üzere başvurdukları hastane adı, hizmet aldıkları doktorun adı, alınan sağlık hizmetinin detayları, ilgili kişiler ile doktor arasında yaşanan hadisenin detayları, tarafların birbirlerine sarf ettikleri iddia edilen sözler ve tarafların mahkemelik olduklarına dair kişisel verilere yer verildiği, özel nitelikli kişisel verilerden sağlık ve cinsel hayata ilişkin verilerin de bulunduğu, ilgili kişilerin kişilik hakları ile basın özgürlüğü arasında mezkûr kriterler kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği,
- Şikâyete konu haber gerçek ve güncel olma kriteri açısından değerlendirildiğinde haberin maddi gerçekliği yansıtmasa dahi görünür gerçeklik üzerinden haberleştirildiğinin anlaşıldığı ve haberin yayımlandığı tarih itibariyle güncellik kriterinin sağlandığı,
- Hastanelerin kamusal alan olduğu ve buralarda meydana gelen adli olayların veya doktorlar ile hastalar arasında yaşanan hadiselerin haberleştirilmesinde kamu yararının mevcut olduğu, ilgili kişilerin kişisel verilerinin söz konusu olaya ilişkin bir haberde yer almasının kamu ilgi ve yararı taşıyabileceği, ayrıca ilgili kişilerden birinin kamu görevlisi olması nedeniyle kamu ilgi ve yararı kriterinin bu bakımdan da sağlanabileceği ancak kamu yararı taşıma kriterinin özle biçim arasındaki denge kriteri ile birlikte yeniden değerlendirilmesi gerektiği,
- Özle biçim arasındaki denge unsuru bakımından; taraflar arasında yaşanan olayın, ilgili kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal edecek boyutta detaylar içerecek şekilde haberleştirildiği, olayın bir gazete haberinin gerektirdiğinden fazla detay ile anlatılmak istenen özden uzaklaşılarak verildiği, ilgili kişilerin sağlık sorununa ilişkin tüm detaylar, olayın meydana geliş sürecinde sarf edilen sözler, olayın hangi mekanlarda geçtiği gibi anlatılmak istenen özden uzaklaşmak suretiyle fazlaca detaya yer verildiği ve bu detayların ilgili kişilerin kişilik haklarını ihlal ettiği,
- Haberin yapılmasında kamu ilgi ve yararı kriteri mevcut ise de habere konu edilen detayların kamuoyu tarafından bilinmesinde bir menfaat olmadığı, söz konusu kişisel verilerin yayımlanmasının toplumun genelini ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken bir durum olmadığı, toplumu bir olayı düşünmeye sevk etmediği ya da kamuoyunda tartışılan bir meseleye katkı sağlayabilecek nitelikte olmadığı, aksine ilgili kişilerin kişisel verilerinin korunması hakkının ihlal edilmesi sonucu kişilik haklarını zedelediği, öte yandan haberde yer verilen kişisel verilerin özel nitelikli veri niteliğini haiz olmasının özle biçim arasındaki denge unsurunun sağlanamadığını gösterdiği,
- Bu kapsamda, haberde yer alan kişisel veriler bakımından Kanun’un 28’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde yer alan istisna hükmüne dayanılamayacağı, Kanun’un 5’inci ve 6’ncı maddelerinde yer alan geçerli bir işleme şartı mevcut olmaksızın kişisel verilerin işlenmiş olmasının Kanun’un 12’nci maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan “kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli teknik ve idari tedbirlerin” alınmamış olduğunun göstergesi olduğu
değerlendirmelerinden hareketle;
- Şikayete konu haberde yer alan özel nitelikli kişisel veriler bakımından ifade özgürlüğü ile kişilik hakları arasında yapılan karşılaştırma neticesinde ilgili kişiler bakımından kişilik hakkı ve özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği kanaatine ulaşılmış olması nedeniyle Kanun’un 28’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendinde yer alan ifade özgürlüğü istisnasına öncelik tanınamayacağı, bu minvalde söz konusu haberde yer verilen özel nitelikli kişisel verilerin Kanun kapsamında geçerli bir işleme şartına dayanmaksızın işlenmiş olmasının Kanun’un 12’nci maddesinde yer alan “kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli teknik ve idari tedbirlerin” alınmamış olduğunun göstergesi olduğu dikkate alındığında veri sorumlusu gazete hakkında Kanun’un 18’inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi kapsamında 100.000 TL idari para cezası uygulanmasına
karar verilmiştir.